Çocuk istismarlarına dair veriler ne yazık ki her geçen gün artmakta. Dünya genelinde adli kurumlara yansıyan olaylara bakıldığında yılda ortalama 1.4 milyon çocuğun fiziksel, ruhsal ya da cinsel istismara maruz kaldğını görüyoruz.Cinsel istismara maruz kalan çocukların ise %70 i 2-10 yaş arası , %30 u ise 11-17 yaş arası çocuklar…
Bu rakamların azaltılması ve çocuklarımızı koruyabilmek bizim elimizde. Bilmemiz ve uygulamamız gereken pek çok nokta var. Öncelikle bir çocuğun cinsel istismara uğradığını nasıl anlayabiliriz bunu irdeleyelim…
Çocukların cinsel travmalarının ortaya çıkması oldukça zordur. İstismarcı tarafından tehtid edilen ya da şantaja maruz kalan çocuk,çoğunlukla susmayı tercih eder. Yaşadığı travmanın büyüklüğü ile savaşmak zorunda kalırken bir yandan da, istismarcının ” birisine söylersen seni de hapse atarlar, sen de artık bu suçu işledin” gibi korkutmaları, “söylesen de kimse sana inanmaz, konuşursan canını yakarım” gibi tehtidleri ile mücadele etmek zorunda kalan çocuk, yaşadığı olayı anlatmasa bile bir şekilde dışarıya sinyaller gönderir. Bunu genellikle bilinçsiz olarak yapar. İşte biz büyüklerin üzerine düşen bu gibi sinyallere karşı her zaman tetikte olmak ve onları doğru okumaktır.
Cinsel istismara uğrayan çocuklarda genel olarak şu etkiler gözlemlenebilir;
Uyku bozuklukları, uykuda sayıklama
Konuşma bozuklukları,kekemelik, çekingenlik hali
Alışkanlığı ve yaşı olmamasına rağmen parmak emme, idrarını tutamama gibi davranışlar gösterme
Bazı kişilerden veya mekanlardan özellikle kaçınma isteği
Okul başarısında ani düşüş, arkadaşlık ilişkilerinde bozukluklar, içe kapanma hali
Harçlık miktarının aniden artmış olması
Cinsel içerikli sözler ya da çağrışımlarla dolu bir anlatım dili edinme
Cinsel davranışlar gösterme
Agresifleşme, sık sık yaşanan ağlama krizleri, yanlız kalma isteği ya da yalnızlıktan korkma
Banyo zamanında bile soyunmaktan kaçınma
Göz temasının azalması
İştah azalması, karın ağrıları
Fiziksel bir hastalığı olmadığı halde varmış gibi davranma ve bunu gerçek kabul etme
Vücutta çeşitli çizikler, kızarıklıklar, darp izleri
Çocuğun cinsel bölgelerinde aşırı hassasiyet, ağrı, şişlik, kızarıklık
Çeşitli bağırsak problemleri
Bunlar belli başlı belirtiler olmakla beraber, durumlara göre örnekler çoğaltılabilir.
ÇOCUĞUMU NASIL KORUYABİLİRİM?
* Çocuğumuzu korumaya ve gerekli tedbirleri almaya”, herhangi bir hadise yaşanmadan önce başlamamız gerekir. Bunun için çocuğu cinsel suçlara karşı kendisini korumasını konusunda eğitmemiz gerekir. Çocuk konuşmaya ve çevresini idrak etmeye başladığı 3 yaşından itibaren vücudunun bölgeleri öğretilmelidir.Bu bilgiler gerekli aralıklarla, yaşına uygun olacak kelimelerle tekrarlanmalıdır. Çocuklarımız tedirgin hissettikleri sürece, mayo bölgesi olarak adlandırdığımız bölgelerine dokunulduğunda “hayır” demeyi bilmelilerdir. Niyet tamamen iyi olsa dahi, çocuğu zorla öpmeye ve sarılmaya çalışmamak, kendi bedenine hakimiyet duygusunu küçük yaşlarda kazanmasını sağlamak oldukça önemlidir. Çocuk, istemediği durumlarda büyüklere ve tanıdığı kişilere de “hayır” denebileceğini bilmeli, gerekli durumlarda bağırarak yardım isteyebilmelidir. Hayır demenin yetersiz kaldığı hallerde çığlık atarak yardım istemeyi bilmelidir.
* İstismarcıların kendi amaçları için kullanabilecekleri sevgi kodlarına çocuğunuzu alıştırmayın. Çocuk gitmek isterken sarılmaya zorlamak, ısırarak sevmek, dudağından öperek sevilmeye alıştırmak gibi. Bunlar ayıptır demek değil, sadece çocuğunuzu bir başkası dudağından öpmek ya da ısırmak istediğinde, çocuğunuz bunu bir sevgi gösterisi olarak değerlendirebilir. “Benim çocuğum, istediğim gibi severim” demeden önce, başka kişilerin cinsel amaçlarla bu sevgi kodları çocuğunuz üzerinde kullanabileceğini göz önünde bulundurun.
* Çocuğunuzla yakın temas halinde bulunan aile yakınları, bakıcı , komşu gibi kimseleri, bu konulardaki hassasiyetiniz ve çocuğa karşı uyguladığınız yetiştirme politikası konusunda bilgilendirin. Onlar da çocuğunuzu sevmeye zorlayamayacaklarını, cinsel bölgelerini sıkarak ya da vurarak sevemeyeceklerini bilmelidirler.
* Bazen insanların bizim özel bölgelerimize dokunabileceğini , böyle birşey olursa gelip haber vermesi gerektiğini çocuğunuza onu korkutmadan açıklayın. Cinsel içerikli konular hakkında konuşurken rahat ve anlaşılır bir dil kullanın. Çocuğunuz size bu tip konularda soru sormaya çekinmemelidir.
Peki çocuğumuzun cinsel istismara uğradığından şüpheleniyorsak ya da sadece bizi bu konuda konuşulabilecek biri olarak gösmesini istiyorsak ne yapmalıyız?
Öncelikle çocuğunuza karşı her zaman anlayışlı ve hoşgörülü bir profil çizin. Onunla konuşurken söylediklerinin önemsendiğini hissetsin. Çoğu istismar vakalarında çocuklar kendilerine inanılmayacağı endişesiyle ailelerine durumu anlatmıyorlar. Eğer çocuğunuz, cinsellikle ilgili kendi yaşının bilemeyeceği ya da uydurmasının imkansız ve amaçsız olacağı olaylardan bahsediyorsa, ” sen yanlış anlamışsındır, o senin abin/amcan/büyüğün” gibi sözleri bir kenarı bırakarak, ÖNCELİKLE ÇOCUĞUNUZA İNANIN. Çocuklar çok nadir olarak bu tarz konularda yalan söylerler. Böyle bir yalan söyleme durumu olduğunda bile, çocuğu böyle bir yalan söylemeye yönelten nedenleri mutlaka araştırın.
Çocuğunuza hiçbir zaman “bu aramızda bir sır” demeyin. Aksine asla sır saklamaması gerektiğini öğretin.
Anne babaların çocuğun cinsellikle ilgili sorularına telaşlanmadan yanıt vermeleri gerekir. Çocuğunuz size birşeyler anlatmaya çalışıyor olabilir. Onu dikkatle dinlediğinizi göstermelisiniz. Çocuğunuza yakın zamanlarda kendisini rahatsız edecek bir davranışa maruz kalıp kalmadığını sorabilirsiniz. Konuşma sırasında ne kadar anlayışlı ve şevkatli bir tutum sergilerseniz, çocuğunuz kendini o kadar güvende hissedecek ve yaşadıklarını anlatacaktır. Çocuk aslında her ne kadar yaşadıklarını saklama eğiliminde olsa da, iç dünyasında bunu anlatma ve rahatsızlık yaşadığı durumdan kurtulma isteği içindedir.
Eğer çocuğunuz yaşadığı bir cinsel istismarı size anlatıyorsa, MUTLAKA SAKİN KALIN. Sizin sakin kalmanız, çocuğun da kaygılarının azalmasını ve anlattıklarında daha açık olmasını sağlayacaktır. Asla telaşa kapılmamak ( en azından bunu belli etmemek) ve çocuğu korkutmamak gerekir. Çocuk çok kötü şeyler anlatsa bile soğukkanlı kalmalı ve çocuğu destekleyici bir tutum sergilemelidir. Cezalandırılmayacağı ve kendisinin bir suçu olmadığı, konuşma boyunca çocuğa hissettirilmelidir.
Çocuk yaşadıklarından bahsederken bir yandan da istismarcının bunu cezalandıracağı, ailesinin kendisine kızacağı ve dışlanacağı gibi korkularla da baş etmektedir. Çocuğa empati ile yaklaşmanın ve olayı rahatça anlatmasının sağlanmasının, iyileştirici bir etkisi olduğu unutulmamalıdır.
Çocuk anlatırken sözü kesilmemeli, ardarda sorular sorulmamalıdır. Dinlemenin başında ve sonunda mutlaka, kendisine sevildiği ve önemsendiği, yaşadıklarında kendisinin hiçbir suçu olmadığı ve ona kızılmadığı, ne olursa olursa sevileceği ve korunacağı söylenmelidir. Bu hareket, çocuğa kendini güvende hissettirecek ve istismarcıya karşı duyduğu korkuyu azaltacaktır. Çocuğun kendini güvende hissetmesi , iyileşme süresi için de çok önemlidir.
Çocuk ne anlatırsa anlatsın, ASLA YARGILANMAMALI VE SUÇLANMAMALIDIR. Ayrıca, istirmacıya ve yaşanılanlara karşı duyulan öfkenin çocuğun yanında gösterilmemesi de çok önemlidir.
Çocuğunuzun bir istismara maruz kaldığını düşünüyor ve kendisiyle bu durumu anlatması konusunda iletişim kurmakta zorlanıyorsanız, bir pedagogdan destek almalısınız. Bazı çocuklar konuşmak konusunda çok çekingen olabilirler ve bir uzman yardımı gerekebilir.Aynı şekilde, çocuğunuz bir istismara maruz kaldıysa MUTLAKA BİR ÇOCUK TRAVMA UZMANINDAN YARDIM ALMASI SAĞLANMALIDIR. Asla “çocuktur unutur” diye düşünmeyin. Baskılanmış travmatik hatıralar mutlaka ilerİki yaşlarda tekrar oraya çıkma eğilimi gösterecektir.
İçinde yaşadığımız dünyada ne yazık ki çocuklara karşı işlenen suçlara tümüyle engel olamıyoruz. Öyleyse bizlerin yapması gereken, çocuklarımızı korumak ve onlara kendilerini nasıl koruyabileceklerini öğretmek. Küçücük çocukların renkli dünyalarını karartanlara karşı hepimiz üzerimize düşen görevleri yapmalıyız.