Pedofili ve çocuk kelimeleri, tanımlarının içerikleri gereği pek çok vakada tezatlık gösteriyor. Ülkemizde, Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarını Koruma Bildirgesi’ni imzalamış bir ülke olarak, 18 yaşının altındaki bireyler “çocuk” olarak tanımlanmaktadır. Oysaki 18 yaşın altındaki bireylerin evliliklerine izin veren yasal düzenlemeler de mevcuttur. Örneğin 16 yaşında evlenen bir kız çocuğu, aslında bir pedofili mağduru mu sayılmalıdır? Bu ve bunun gibi birtakım çelişkiler henüz giderilebilmiş değildir.
Son yıllarda ortaya çıkan rakamlar genel olarak cinsel suçlarda ve çocuğun cinsl istismarına yönelik suçlarda belirgin bir artış olduğunu göstermektedir. Fakat burada sorulması gereken soru şudur: Çocuğun cinsel istismarı mı arttı, yoksa yaşanan olayların adli mercilere yansıtılması durumu mu arttı? Bu konuda, geçmiş yıllardaki cinsel suçu saklama, şikayetçi olmama, örtpas etme gibi tutumlar yerini daha modern anlayışlara bırakmaya başlamıştır. Dünyada baktığımız zaman, çocuğa yönelik işlenen cinsel suçların ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile tam olarak bir ters orantısı olduğu söylenemese de, en azından yaşanan vakaların bildirimi konusunda bizden daha ilerde olduklarını söylemek mümkün. Avrupa’da ve Amerika’da, pedofili bireylere ücretsiz tedavi danışmanlığı hizmeti veren devlet kurumlarına rastlamak mümkünken, Türkiye’de ne yazık ki bu konuda köklü bir çalışma henüz başlatılamamıştır.
Ülkemizde çocuğun cinsel istismarına yönelik düzenlenen yasaları incelediğimizde, bu konuda yasaları yeterli olan 5 Avrupa ülkesinden biri olduğumuzu rahatlıkla söylebiliyoruz. Ne var ki, yasaların uygulanışında ve adli süreçlerin işleyinde çözümlenmesi gereken pek çok problemle karşılıyoruz. Genel olarak adaletin geç tecelli etmesi ve davaların uzun sürmesi, mağdurları ve mağdur yakınlarını şikayetçi olmama, cezayı bizzat verme gibi yanlış düşüncelere sevk edebilmektedir.
Rakamlara baktığımızda ise Türkiye için oldukça utanç verici bir sıralamaya sahip olduğumuzu görüyoruz. Ülkemiz, çocuk istismarı alanında (bunun verilerin içinde çocuğa fiziksel ve ruhsal şiddet uygulanması da dahil) dünyada 3. sırada… Sadece cinsel istismar olarak baktığımızda ise, her 3 kız çocuğundan ve her 5 erkek çocuğundan biri 18 yaşına gelene dek en az 1 defa cinsel istismara maruz kalıyor.Her 3 kızdan 1’i 18 yaşından önce ve her 9 kızdan 1’i de 15 yaşından önce evlendiriliyor. Eğer bu rakamlar da bir pedofili vakası çerçevesinde incelenmiş olsaydı, her gün binlerce kız çocuğunun pedofili mağduru olduğundan söz edebilirdik. Ne var ki, 16 yaşında bir kız çocuğunun, çocuklara ilgi duyan biri tarafından cinsel istismara uğramasında pedofiliden bahsedilirken, bu kişiyle evlendirilmesinde bir aile birliği kavramından söz edilebilir oluyor. Bu durum hem ülkemizde hem de dünyada pek çok ülkede bazı kafa karışıklıklarına neden olmakta ve yasal düzenlemelerde çok hassas değerlendirmeler yapılmasını gerektirmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ve Ankara Üniversitesi ortak çalışması olan bir araştırmaya göre ülkemizde erkeklerin % 9a yakını ve kadınların da %7.2 si çocukluk dönemlerinde cinsel tacize maruz kalıyor. Rakamların bölgeden bölgeye ve kurumdan kuruma değikenlikler göstermesi ise, bu konuda genelgeçerliliği olan yüzdeler verilmesini imkansız kılıyor.
Dünyada çocuk pornografisiyle ilgili en çok internet sitesi Avrupa kaynaklı olarak bulunuyor. Bu konuda en yüksek rakamlar ise Hollanda’dan. Hatta pedofil bireylerden oluşan bir siyasi partinin kurulmasına bile izin veren Hollanda’nın, bu konuda oldukça farklı bir bakışa sahip olduğunu söylemek mümkün. ( Bu parti istenen imza sayısına ulaşılamaması nedeniyle 2. kez seçimlere girmeden kendisini feshetmiştir.)
Bir diğer ilginç araştırmaya göre dünyada bebek tecavüzlerinin en yaygın olarak yaşandığı yer Güney Afrika. Evet, bebek tecavüzleri.
Amerika ise 2016 yılında büyük bir “Pizza Gate” skandalı ile sarsıldı. Pek çok ünlü ve siyasi ismin de adının geçtiği skandalda, büyük bir pedofil topluluğunun çocuklar üzerindeki tecavüz ve işkence söylentileri tüm ülke medyasını uzun süre meşgul etti. Sonuçta yüzyılın belki de en büyük organize suçu ve skandalı sayılabilecek bu olayın doğruluğu ispatlanamadı ancak pek çok soru işareti de cevapsız kaldı.
Öte yandan Hristiyan aleminde çocuklara yönelik cinsel istismarların en çok görüldüğü kurumlardan birinin kiliseler olması dikkat çekiyor. Aynı zamanda bu durum ülkemizde Kur’an kurslarında istismara uğrayan çocukların haberlerini de akla getiriyor. Burada konunun aslında dinle değil, pedofil bireylerin hayatlarını çocuklarla yakın ilişkiler kurabilecekleri kurumlar ve statüler etrafında şekillendirmeye meyilli olmalarıyla ilgili olduğunu söylemek doğru olacaktır.Yine de, islami bilgilerin yanlış yorumlandığı bazı toplumlarda ve bölgelerde, çocukların çok erken yaşta evlenmeleri daha yaygındır.
Son olarak her ne kadar pedofil suçlarının okumuş olmak, gelir düzeyi, ülke yapısı gibi faktörlerle doğrudan bir ilgisi olduğunu söylemek güç olsa da, eğitim ve gelir düzeyinin düşük olduğu az gelişmiş ülkelerde çocuğun cinsel istirmarlarının ve pedofil bireylerin daha fazla sayıda olduğu bir gerçektir. Belki bu durum, kötü yaşam şartlarının da yol açtığı “cinsel açlık” ile, “pedofili” kavramlarının birbirine karışmış olmasıyla da açıklanabilir. Bu konuda kesin olan tek şey şudur; Pedofili, tüm dünyada var olan ve tüm insanlığı ilgilendiren bir problemdir.